Ne Yersen O'sun - Ne Okursan O'sun


TV'de, sosyal medyada, orada burada bolca konuşan diyetisyenlerin insanlara sık sık "Ne Yersen O'sun" sözünü söylediklerini duyuyorum.

Tabi çağımızın en büyük problemlerinden birisi de obezite veya obezite olmasa da fazla kilolar olunca, gündemde de diyetisyenler oluyor ister istemez. 


Hâlbuki insanlar biraz hareket edip günde 1 saat yürüyüş yapsa, yediğine içtiğine biraz dikkat etse bunlar hiç yaşanmayacak. Tabi bunu uygulamak için de biraz olsun hayat kalitenizin olması lazım, günde 12 saat ayakta dikilerek çalışmak zorunda olan birisine ne yürüş yap diyebiliriz ne de yediğine içtiğine dikkat et diyebiliriz.


Yediğimiz şey olmamızın nedeni; vücudumuza giren yiyeceklerin kendimizi hissetme şeklimizi ve vücudumuzun enerji çıktısı üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olmasıdır.


Tatlının kısa süre mutluluk vermesi, ağır yemeklerin günün bazı saatlerinde uyku yapması vb...
Bu durumun aynısını zihnimiz için de söyleyebiliriz. 

Sen okuduğun şeysin!

Gününüzü x’te veya facebook’ta ortaya çıkan depresif sosyal dramalara, siyasi kavgalara vb... bir dizi iç karartıcı yazılara bakarak geçirirseniz, kaçınılmaz bir şekilde depresif bir ruh haline girersiniz.

Instagramda sizin normal şartlarda ulaşamayacağınız hayatları izler, bunlara özenirseniz ve yapamayacağınızı da kavrarsanız vay halinize diyeyim.


Bu yüzden sık sık zihnimizi sağlıklı ve zenginleştirici bir şeyle beslemek önemlidir.
Popüler gündemin kısa kısa içeriklerinden biraz zihninizi uzaklaştırmanız gerekir.
Burada bir şeyler öğrenmek için makaleler okuyabilirsiniz, öğrenmek zihninizi canlı tutar. 
Ya da sevdiğiniz bir romanı okuyabilirsiniz. Sevdiğiniz yazarın kısa hikayelerinden birisini okuyabilirsiniz.


Tüm bunları düşününce biraz zihninizi dinlendirmek ve sonrasında kirletilmemiş içerikler ile beslemek gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum yaparak katkıda bulunabilir ve yazının daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsin.

Blogger tarafından desteklenmektedir.